Pazartesi, Temmuz 03, 2006

AB’nin kirli kolonisi Kosova’da neler oluyor?

AB’nin kirli kolonisi Kosova’da neler oluyor?
SoL Sayı: 241 - Kasım 2005

11 haftalık NATO bombardımanı sonrası Yugoslavya Ordusu’nun terk etmek zorunda kaldığı, hukuki olarak Sırbistan’ın bir parçası olan, fiili olarak ise BM (UNMIK)1 kontrolündeki Kosova’nın nihai statüsünün belirlenmesi ile ilgili süreç 23 Eylül 2005 tarihinde başladı. Başkent Pristina’da, üyelerinden birinin, dağıldığı iddia edilen Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) yöneticisi olduğu ve yanlızca Arnavutlar’dan oluşan bir hükümet var. Bu hükümet, Kosova’nın bağımsızlığının talep ederken, Sırbistan tarafı Kosova’ya özerkliğin ötesinde haklar tanınabileceğini fakat Kosova’nın bağımsızlık ilanının kabul edilmesinin mümkün olamayacağını ilan etmiştir.Kosova’nın bağımsız olması gerektiğini ileri süren çevrelerin en önemli argümanı, çoğunluğu oluşturan Arnavut nüfusun Sırbistan yönetimi altında yaşamayı kabul etmeyeceği ve bağımsızlığın gerçekleşmemesi durumunda çatışmaların yeniden artabileceğinin düşünülüyor olmasıdır. Bunun işaretleri ise 2005 Temmuzu’nda açıklamalarda bulunan UCK’nın eski lideri Adem Demaci tarafından verildi: “ Şiddet, 17 Mart 2004’ü tamamen unutturacak düzeye ulaşabilir… Kan akmasını önleyecek tek yol Kosova’nın bağımsızlığının tanınmasıdır.” Bölgede ilkbahar aylarından beri Sırp yerleşimlerine, BM ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (OSCE) bürolarına yapılan saldırılarda bir artış gözlenmekte.Oysa 12 Haziran 1999’da Kosova’ya giren ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı ile UNMIK’in emrine verilen NATO komutasındaki KFOR2 gücünün bölgede konuşlandırılmasının önemli bir gerekçesi olarak UÇK ve Sırbistan ordu güçleri arasındaki çatışmalar yüzünden 1500 Kosovalı Arnavut’un ölmesi ve 400 bin kişinin evlerini terk etmek zorunda kalması gösterilmişti ve bölgedeki sivil nüfusun korunması görevinin KFOR tarafından yerine getirileceği duyurulmuştu. Ortaya çıkan sonuç ise bir fiyaskodan ibarettir: “Arnavut olmayan nüfusun çoğu, yaklaşık 250 bin kişi göç etmek zorunda kalırken, çoğunluğu Sırplardan oluşan 2 bin 500 kişi öldürüldü veya kayboldu ve bunların hepsi kendilerini barışın koruyucusu ilan eden güçlerin gözü önünde oldu. NATO müdahalesinden beş yıl sonra, 2004 Mart ayında, savaş sonrası geçiş dönemini anlamsız bulan Arnavutların çıkardığı olaylar bir pogroma dönüştü. Bu olaylar sırasında 19 kişi ölmüş (sayı daha önce 31 olarak açıklanmıştı), 30’dan fazla manastır ve kilise yakılmış, 500 Sırp ailesinin evi tahrip edilmiş ve Arnavut olmayan 4 bin 500 kişi bölgeden göç etmek zorunda bırakılmıştır. KFOR kuvvetine 3 binden fazla askerle katılmış olan Alman Ordusu’nun uygulamaları özellikle dikkat çekicidir. Alman Kuvvetleri, Karargah merkezleri olan Prizren’de, Sırp bölgesindeki tüm manastır ve kiliseleri yakanları yakalamak için hiçbir girişimde bulunmamışlardır.”3Mayıs ayı sonunda BM’nin atadığı Kosova yöneticisi Jessen-Petersen, BM Güvenlik Konseyi’nin 1244 sayılı kararı ile Yugoslavya’nın bir parçası olduğu kabul edilen Kosova özerk bölgesinin Sırbistan’dan ayrılmasını önermektedir. Jessen-Petersen’in BM tarafından Kosova yöneticisi olarak atanmasından bir ay önce içinde eski (Almanya) devlet başkanlarından Richard von Weizsäcker ve İsveçli Carl Bildt’in de bulunduğu AB tarafından oluşturulmuş Balkan Komisyonu’nun raporunun ayrıntıları açıklandı. Önerilen plana göre Kosova, Avrupa Birliği şemsiyesi altına alınmalıdır. İlk aşamada bölgedeki BM kontrolü AB’ye devredilecek (sınırlı bağımsızlık). İkinci aşamada AB yönetimi yerel yönetimlere daha fazla sorumluluk vermeye başlayacak ve üçüncü aşamada Kosova ve Avrupa Birliği arasında 10 yıl içerisinde üyelik ile sonuçlanacak müzakereler başlayacak (esnek bağımsızlık).Sırbistan’ın, Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkacağı düşünülerek, Kosova’nın bağımsızlığını kabul etmesi karşılığında, Sırbistan’a Kosova ile eş-zamanlı AB üyeliği önerilmektedir. Belgrad bu şekilde doğal olarak Kosova’yı kaybetmiş olacaktır, ancak diğer taraftan kendini “demokratik” olarak nitelendiren Avrupa’nın bir parçası olmaya hak kazanacaktır. Kosova, pratikte sadece birkaç saniye bağımsız kalabilecektir; çünkü kısa bir süre sonra AB’ye giriş anlaşmasını imzalayacak ve egemenliğinin bir kısmını Sırbistan gibi tekrar Brüksel’e vermek zorunda kalacaktır.4Bu planın devreye girebilmesi için Sırbistan’ın onayı yeterli değildir. BM Güvenlik Konseyi’nin de onay vermesi gerekmektedir. Frankfurter Rundschau gazetesinin 14 Eylül 2005’teki haberine göre Kosova İletişim Grubu üyesi Rusya, yapılan gayri resmi toplantıda Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya ile beraber Kosova’nın bağımsızlık ilanını kabul etmiştir. Çin vetosuna karşı düşünülen taktik ise Hırvatistan ve Slovenya’nin bağımsızlık sürecinde yapıldığı gibi Kosova’nın ilan edeceği bağımsızlığın diğer ülkelerce tanınmasıdır. Makedonya’nın Arnavutluktan sonra Kosova’yı tanıyacak ikinci ülke olacağını şimdiden ilan etmesi planın yürürlüğe konduğuna dair önemli bir işaret kabul edilebilir. Makedonya hükümet yetkilileri, Kosova’nın 1 Ocak 2007’den itibaren bağımsız bir devlet olmasını beklediklerini açıklamışlardır.5Peki, Kosova’daki şiddet olaylarını engelleyemeyen ve çözümü Kosova’nın Sırbistan’dan koparılmasında bulan UNMIK’in başarılı olduğu bir alan var mı? Evet, UNMIK’in başarılı (!) olduğu bir alan var, ama bu başarısının insan hakları standartlarının yükseltilmesiyle, evinden ayrılmak zorunda kalan insanların yeniden evlerine dönmesi ya da yaşam standartlarının yükseltilmesiyle bir ilgisi yok. UNMIK’in başarılı olduğu konu “özelleştirme”. UNMIK’e bağlı çalışan KTA6 , Kosova’daki kamu işletmelerinin ve mülklerinin özelleştirilmesi ile görevlendirilmiş bir kuruluş. KTA, 6 Ekim 2005’te özelleştirme programının 9. dalgasına dahil mülklerin ve işletmelerin satışı için teklifleri almaya başladı. Belgrad’taki Batı yanlısı hükümet bile KTA’nın özelleştirme uygulamalarını soygun olarak nitelemekte.NATO’nun 1999 bombardımanı sırasında Yugoslavya Ordusu’na ait sadece 14 tank vurulmuş, buna karşın bombalanan sanayi tesisi sayısı 372 olmuştur -özel mülkiyete ait hiçbir tesis bombalanmadı-. Aynı şekilde Avrupa’nın en büyük ikinci kömür rezervine sahip Kosova’daki Trepca maden sahasının -1997 hesaplarına göre bölgede 5 Milyar dolarlık değerli taş rezervi mevcuttur- 2900 NATO askerince, göz yaşartıcı gaz ve plastik mermi kullanılarak maden işçilerinden temizlenmesi (!) bölgede yürütülen savaşın gerçek yüzünü anlamamızı kolaylaştıracak olaylardan sadece ikisidir.

1 United Nations Interim Administration Mission in Kosovo http://www.unmikonline.org/

2 Kosovo Force (KFOR), http://www.nato.int/kfor/welcome.html

3 Die schmutzige Kolonie der EU,Jürgen Elsässer, Freitag, 02.09.2005 , http://www.freitag.de/2005/35/05350701.php

4 Die schmutzige Kolonie der EU,Jürgen Elsässer, Freitag, 02.09.2005 , http://www.freitag.de/2005/35/05350701.php

5 Macedonia Tilts Towards Kosovo’s Independence, http://www.birn.eu.com/insight_03_2_eng.php

6 The Kosovo Trust Agency http://kta-kosovo.org/html/index.php?POSTNUKESID=4bfb67480e18f13521c4da91dc478cd7


Emre Ertem

Hiç yorum yok: