Avrupa Komisyonu ve Bosna-Hersek hükümeti, ülkedeki uluslararası yönetimin sona erdirilerek tüm yönetim yetkilerinin gelecek seneden itibaren Bosna-Hersek hükümetine devredilmesi konusunda anlaşmazlığa düştüler. Bosna başbakanı Adnan Terzic, Brüksel’de AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri ile yaptığı görüşmeden sonra, AB ile SAA ( Stabilization and Association Agreement- İstikrar ve Ortaklık Anlaşması) imzalanmadan Yüksek Temsilcilik Ofisi’nin (OHR-Office of High Representative) kapatılmasının yanlış olacağını söyledi.
1995 yılı Aralık ayında imzalan Dayton Anlaşması’ndan sonra kurulan Bosna-Hersek devletinde Dayton Barış Anlaşması’nın askeri yönlerini uygulamak amacıyla NATO liderliğinde 60.000 kişilik IFOR ’un (Implementation Force) ülkeye yerleştirildi. Daha sonra SFOR (Stabilization Force), görev süresi 20 Aralık 1996’da biten IFOR’un yerini almıştır. Türkiye, her iki kuvvete de Zenica’da konuşlanmış bulunan bir Tugay ile katılmıştır. 2001 yılı sonu itibariyle SFOR’daki asker sayısı önce 17.700’e daha sonra ise 7000’e, Türk Tugayı ise Tabur düzeyine indirilmiştir.
NATO’nun 2004 yılındaki İstanbul Zirve Toplantısında resmen açıklandığı gibi, SFOR gücünün yerini Avrupa Birliği’nin Althea Operasyonuyla SFOR ile aynı büyüklükte olan EUFOR almıştır. Ancak NATO ülkeden çekilmemiş ve Saraybosna’da kurulan Askeri İrtibat ve Danışma Misyonu vasıtasıyla ülkedeki varlığını sürdürmektedir. Avrupa Birliği ve NATO Berlin Artı adıyla anılan işbirliği belgeleri doğrultusunda Bosna-Hersek’te birlikte çalışmaktadırlar. NATO’nun Avrupa önderliğindeki operasyonlara katılması ilk kez olarak NATO dışişleri bakanlarının 1996 yılında Berlin’de yaptıkları toplantıda kabul edildi. Bu düzenlemeler uyarınca, Avrupa Birliği NATO’nun planlama yeteneklerinden yararlanacak ve NATO ile aynı askeri karargahları kullanarak çalışmalarını Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Karargahı’nda (Mons, Belçika) ve Napoli’deki Müşterek Kuvvet Komutanlığı’nda (NATO’nun Balkan misyonları için İtalya’daki harekat karargahı) bulunan AB hücreleri vasıtasıyla yürütülmektedir..
Dayton Anlaşması’nın sivil hükümlerini uygulamak için Yüksek Temsilcilik Ofisi kurulmuştur. Yüksek Temsilcilik, Bosna-Hersek’te politik konularda son sözü söyleyen kurumdur ve Bosna-Hersek meclisinin ve hükümetinin aldığı kararları veto etme yetkisine sahiptir. Bu kurumun Birleşmiş Milletler adına uluslararası toplumu temsil ettiği iddia edilse de bu ofisin yöneticileri AB içinde önemli görevler üstlenmiş kişiler arasından çıkmıştır: Carl Bildt ( İsveç’in AB müzakerelerini yürüten hükümetin başbakanı), Carlos Westendorp y Cabeza (İspanya’nın eski dışişleri bakanı), Wolfgang Petritsch (Avusturya), Paddy Ashdown (İngiltere). Ofisin yöneticiliğini halen yürütmekte olan Christian Schwarz-Schilling (Almanya) ise aynı zamanda AB’nin Bosna-Hersek özel temsilciliği görevini üstlenmiştir. Schilling, Almanya eski savunma bakanlarından ve NATO genel sekreterlerinden Manfred-Wörner adına verilen onur madalyası sahibidir. Ayrıca Kohl hükümetlerinde 10 yıl boyunca Posta ve Telekomünikasyon bakanlığı yapan Schilling, 1993 yılından beri bir telekomünikasyon firması olan Dr.Schwarz-Schilling & Partner GmbH’nin yöneticiliğini yapmaktadır.
Yüksek Temsilcilik Ofisi aracılığı ile Bosna-Hersek’in siyasi hayatında söz sahibi olan AB, ülkede yabancı yatırımları teşvik etme bahanesiyle ülkenin ekonomik yapısını da şekillendirmektedir. Ülkenin resmi para birimi, önce sabit kur sistemiyle Alman Markına bağlanan, 2002 başından itibaren de Avro’ya endekslenmiş bulunan Değiştirilebilir Mark (KM) olarak kabul edilmiştir.
Bosna-Hersek ile Avrupa Komisyonu arasında ortaya çıkan anlaşmazlığın asıl nedeni ise AB tarafından Bosna-Hersek’te yapılması istenen polis reformudur. Bosna-Hersek polis gücünü Avrupa Ortak Dış ve Güvenlik Politikası’na uygun şekilde Bosna’da görev yapan Avrupa Birliği Polis Misyonu (European Union Police Mission) ile uyumlu hale getirmeyi amaçlayan polis reformu AB tarafından, İstikrar ve Ortaklık anlaşması için bir ön koşul olarak görülürken, Bosna-Hersek devletini oluşturan Sırp parça devleti bu reformu uygulamak istememekte. AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Rehn, Sırp parça devletinin yöneticilerine polis reformu reddedenlerin aynı zamanda AB üyelik sürecinin ilk aşaması olan Ortaklık Anlaşmasının imzalanmasını önleyenler olacağı mesajını vererek, reform için baskı uygulamaya çalışmaktadır. AB çerçevesinde bölgesel ilişkileri geliştirip küresel kapitalizme entegre olmayı amaçlayan Bosna-Hersek sermayesi, AB sürecinin devam etmesi için ülke içindeki egemenliğini yeniden kazanmaktan bile vazgeçmeyi göze almaktadır.
SoL, 04.07.2006 http://www.sol.org.tr/index.php?yazino=1139
Pazartesi, Temmuz 03, 2006
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder