Cumartesi, Şubat 23, 2008

Sırbistan'da önceki Pazar günü işbirlikçi Devlet Başkanı Boris Tadiç'in zaferiyle sonuçlanan Devlet Başkanlığı seçimlerinin ardından emperyalistler Kosova'yı Sırbistan'dan ayırma girişimlerine hız verdi. Almanya'da yayımlanan Junge Welt gazetesi muhabiri Cathrin Schütz'ün bu kritik dönemde Yugoslavya Yeni Komünist Partisi Genel Sekreteri Branko Kitanoviç ile yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz.

Cathrin Schütz: Batının sevgilisi Sırp Devlet Başkanı Boris Tadiç makamını korumayı başardı. Yugoslavya Yeni Komünist Partisi (YYKP) seçim mücadelesinde bir konum aldı mı?

Branko Kitanoviç: Tadiç'e kıl payı yenilen rakibi Sırp Radikal Partisi (SRP) lideri Tomislav Nikoliç'i destekledik. Kosova'nın ayrılmasını kabul etmeyen ve NATO ile AB'ye karşı çıkan Nikoliç anti-emperyalist tavrı temsil ediyor; her ne kadar AB'ye karşı tutumu belirsizlikler içerse de. Biz Marksist-Leninist bir partiyiz ve NATO'ya toptan karşıyız; yalnızca 1999'da ülkemizi bombaladığı için değil, aynı zamanda başındaki batılı devletlerin politikalarını askeri olarak destekleyen saldırgan bir ittifak olduğu için. Sırbistan'ın AB'ye girmesine karşı olmamızın nedeniyse AB'nin batılı büyük sermaye, özellikle de Almanya, İngiltere ve Fransa tarafından yaratılmış olması. AB, Doğu Avrupa'ya ve Balkanlar'a karşı sömürgeci rolü oynuyor. AB üyeliği bizim için Osmanlı ve Avusturya boyunduruğundakinden daha karanlık bir zindan olacaktır.

Yani SRP'yi dış politikadaki tutumundan dolayı destekliyorsunuz?

Evet. SRP burjuva yurtsever bir parti ve bizim ülkenin nasıl kurtulacağına dair farklı tasarılarımız var. SRP "namuslu kapitalizm", "adil özelleştirme" istiyor. Bu budalalık. Kamu mülklerinin özelleştirilmesi her koşulda soygundur. Buna karşın SRP Batı'nın çıkarlarını yaşama geçiren iktidara karşı savaşıyor ve şu anda en güçlü yurtsever parti. Biz komünistler de elbette yurtseveriz.

Almanya'da yurtseverlik kavramı ilerici güçler arasında rahatsızlık yaratıyor.

Yurtseverlik anti-emperyalizmin işaretidir. Almanya kendisi emperyalist bir ülke olduğundan, herhalde orda yurtseverlikten Alman emperyalizminin desteklenmesi anlaşılıyor. Buna karşın yurtseverlik bizde savunmacı bir karaktere sahip. Biz yurtseverler olarak egemenliğimiz ve ulusal bütünlüğümüz için, partimiz özelinde de Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'ne dönüş için savaşıyoruz. Yugoslavya'nın elbette eksikleri vardı; Sırbistan diğer cumhuriyetlerle eşit haklara sahip değildi. Ama en kötü sosyalizm bile en iyi kapitalizmden daha iyidir.

Seçim sonuçları Radikal Parti'nin iktidara gelme şansının yüksek olduğunu gösterdi. Ya sonra ne olacak?

Emperyalistleri Balkanlar'dan kovacak güce sahipler. Savundukları adil özelleştirmeye gelirsek, öyle bir şey yok. Ancak geleceğe dair planları şu anda eski Yugoslavya'nın tamamında iktidarda olan beşinci kolunkinden daha iyi.

Batıdaki solun çoğunluğu hükümetlerinin Sırp düşmanlığına karşı çıkmadı ve aynı hükümetleri gibi Miloseviç'i eski Yugoslavya'daki savaşların baş sorumlusu saydılar. Sizin Miloseviç yönetimine karşı tutumunuz neydi?

YYKP Miloseviç'i ve başkanı olduğu Sosyalist Parti'yi (SSP) kurulduğu 1990 yılından beri destekledi. Miloseviç 90'lı yılların başlarında uluslararası koşullar karşısında kendini bir çeşit sosyal demokrat yol izlemek ve bazı özelleştirmeler yapmak zorunda hissetti. Sırbistan'ın bu şekilde barış içinde yaşayabileceğini sanıyordu. Ancak iş böyle değildi. Batı, özellikle de Almanya ve İngiltere, önce Yugoslavya'yı sonra da Sırbistan'ı yok etmek istiyordu. Sonuçta net bir ideolojik hatta sahip olmamak Miloseviç'e zarar verdi. Çevresine yanlış insanları topladı ve pek çoğunun hain olduğu ortaya çıktı. Partisinin burjuva yönelimini benimsemedik, ancak dış politikadaki anti-emperyalist çıkışları söz konusu olduğunda hep arkasındaydık.

Miloseviç döneminde tüm seçimlere katılıyorduk. Ekim 2000'deki darbeyle iktidara gelen batı yanlısı "demokratlar" ise anayasa değişikliğiyle seçimlere katılım için öyle zor şartlar getirdiler ki, şu ana kadar bunları yerine getirmemiz mümkün olmadı.

Slobodan Miloseviç'i nasıl hatırlayacaksınız?

Sırbistan ve Yugoslavya'nın Devlet Başkanı olarak Batıyla bir ölçüde işbirliği yaptı. Ancak teslim edildikten ve Lahey'deki Yugoslavya Mahkemesi'nin önüne sanık olarak çıkarıldıktan sonra muhteşemdi. O zamana kadar anlamadığını o noktada gayet iyi kavradı. Lahey'de gerçeğin sesi oldu. Batı devletlerinin Yugoslavya'yı ve dünyanın geri kalanını hangi yöntemlerle yok ettiklerini gösterdi. Bu nedenle Slobo tarihe dünya çapındaki anti-emperyalist savaşın sembolü olarak geçecek.

Hiç yorum yok: